değerin kadar.

Bazı şeyler vardı eskiden. adına edebiyattan pek anlamayanlarımızın "duygu", anlayanların "kelimeler yetmiyor" dediği şeyler. Zaman, ateşte dövüle dövüle sonunda bulutlara ulaşan o demirleri nasıl yeşerttiyse o şeyleri de böyle kararttı. İnsan bunları muhafaza edemez miydi? Etmek istemez miydi? Etse ne değişir ki bu dünyada? Özünde nefsane hareketleri ile meşhur bir varlık, nasıl olacaktı da kendini iyilikte muhafaza edecekti? Muhafızları kör eden, tellalları susturan, kulakları sağır eden şeyin üzerinde düşünülür bunun sebeb-i zuhurunu anlamak için. -kelimeler-
"Yeşermek"  ya da "Yeşil" burada anahtar kelime bazında kullanılabilir.
Yeşermenin anlamını farklı yorum tarzlarıyla görmeye çalışırsak -bizim farklı yorumlara tahammülümüz yok- kimine göre "yeşermek" hayata yeniden doğuş, uykudan uyanmak -odunsu insanlar- kimine göre kök salmak, olduğun yere çakılmak ve her şeyi hayatın boyunca tek bir noktadan mutlu ama umutsuz seyretmek, kimilerine göre ise yaradan sonra renk gelen cildinin bir farklı renk tonu.
"Yeşil" daha güzel. Yeşil, o gözlerimizde okyanus ötesi işaretleri fır döndüren. Bize daha "rahat" ve "konforlu" bir hayat sunan. Huzur verdiğini iddia edenler bile var -enteresanlar-. Öyle bir güce sahiptir ki insanlar saadeti duyanlar ve duymayanlar olarak ikiye ortadan bir elin alışmış saçları ayırdığı gibi ayırır. Hükmü vardır hükmü. Beş para etmez insanları beş yüz paraları var diye adamdan saydırır. -saydıkça sayası geliyor-.
Fazla laf yapmadan, boktan yere kelimeleri yormadan, karşınızda sonuç!
Yeşile fazla empoze olmak bizi yeşertir. Ne yönde yeşereceğimizi biz seçeriz. Ya biz onu bozarız, ya da o bizi.

daha fazla bozulmadan,
fazla olmadan,
hala gençken,
değer verdiğin şeyleri iyi seç.
iyi seç çünkü elindeki bütün değeri yanlış karta oynarsan hiç değerin kalmaz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar